Yıllar önceydi, ona bir kurbağa göstermiştik. Karanlık, sıcak bir geceydi. Tombul yüzlü bir bebekti henüz: - Usame bak, kurbağa Bir saniye tereddüt ettikten sonra üzerine bastı. Bir basit refleks ile. Ciddi bir şaşkınlıkla izlemiştim. Trajedi mi komedi mi? Şimdi ezik bir kurbağadır karanlıkta gölgelerimiz yada onun gibi birşey. Geçen gece, içimi cendere içine alan ve ne olduğunu bilemediğim sıkıntı, yalnızlık hissi, tatminsizlik ve bunaltıyı reddetmeye çalışırken ve bir dana yemiş kadar büyük bir miğde ile uyumaya çalışırken, şefkat dolu bir sarılma ve gözyaşı ile teskin edildim. Ufakdım ve içimde kopan fırtınanın uykuya dalmasını izledim ve uyudum. İçimdeki fırtına yine uyandı. Farkettimki, Teoman şarkılarındaki karanlık ile benim yazılarımdaki karanlık benzer yerlerden geliyor, ben de içimdeki kara deliğin eseriyim. Sahip olduğum başarı,eserler ve sonuçlara rağmen. Bu kara delikten kurtulmam ve değişmem lazım. Değişirken kurbağ a gibi sıçramamam lazım. Yoksa ezerler 10.02.2008
-- Günlük / Öyküler / Denemeler --