Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Ocak, 2010 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

İzlem

Galiba, insanları gözümün ucuyla izlerken gördüklerim en çok beni etkileyenler. Dün gece, pek de özel olmayan bir yerdeydim. Meşhur bir adam, rumca/yunanca şarkılar söylüyordu. Sigara için soğuğa kendini atanlar ile çıktım, nefes alabilmek için. Üşümekle, nefes alabilmek arasında tercih yapmaya çalışırken, titreyerek birisini arayan bir kadını gördüm. Önce Selanik'i aradı. Orada birisi ile konuştu, arkasından başka birisini... Bir çeşit hasret, bir çeşit terkedilmişlik vardı. Belki otuz saniyelik bir andı. Ama o titreyerek birilerini arayan o kadını o şarkıların hasretle bildiği, tanıdığı, özlediği birini arattığını gördüm. İşte o an, göçmüş, itilmiş ve uzaklaştırılmış olmanın, burada olmanın ama buraya ait olamamanın, burasının seni itmesinin, reddetmesinin derin acısını hatırladım. Yokmuş gibi davrandığım o acıyı.

Az Gelişmiş İnsan, Hayvan

Yıllar önce elime ilk defa bir bebek aldığımda, ki kendi bebeğim değildi, o kadar ufak gelmişti ki, böyle bir canlı olabileceğini anlamamıştım bile. İnsanların yada insanlık olarak genel tutumuzun, kendimizi üstün ve çok gelişmiş kabul ederek, diğer canlılara, çocuklar, hayvanlar, böcekler yada her neyse, gereksiz bir aşağılama içerdiğini görüyorum. Bu aşağılama, genelde bir yolculukta kendisini bir yere varmış, diğerlerini ise yolun başında bile hareket edememiş kabul etmekten geçiyor. Yani hayvanlar, bizim kadar gelişmiş değil gibi bir şımarık cümle ile ifade ediyoruz bunu. Oysa, "bizim gibi " gelişmiş olmak gerektiğini kim söyledi ? Yada bunun bir gelişme olduğunu? Can yakıcı bir durum bu: Belgeselde bir grup sineğin, milyonlarca üredikten sonra bir kaçının sağ kaldığını gördüm. Sanki her biri ayrı bir can taşıyan bu sinekler, bir hiç gibi, besin olmak için ürüyordu. Ve öyle belki de, belki de o derin ve anlayamadığımız hayat gerçeği, bizim gelişmişlik, yüksek me...

Gece

Gece oluyor ve hepimiz uyuyoruz. Hepimiz uyuyoruz, serin yastıklara koyup başımızı. Sanki herkes uyumuyormuş da, bir tek bize mahsusmuş gibi bu iş. Sadece biz yorulmuşuz, sadece biz bitkin. Sadece bizim rüyamız var, rüyalarımız var gibi uyuyoruz. Gece oluyor ve hepimiz uyuyoruz. Gece oluyor. Hepimiz en derin yalnızlığa gömülüyoruz. Gece oluyor.