Yıllar önceydi! Ben henüz bir taze delikanlıydım, Kasımpaşa pek heybetliydi, karışıktı, fakirdi.. Bana zenginlikleri anlatanlar gördüğüm fakirlikleri hiç bilmedi. Ben hep o fakirliğin yanından yürüdüm, güzel olmaya çalışan mahalle kızları, çingeneler ve bir bardak çay ile açlığını bastırmaya çalışanlar. İnanıyorum ki, her öykü, başladığı yerde bitmeli... Henüz evimden uzaklaşmıştım, gurbet bilmediğim birşey değildi, fıstık yeşili ufak bir arabanın bagajına sığan eşyalarımla İstanbul’a geldiğimde, İstanbul’un kendisine geldiğimi bilmemiştim. Yıllar yılı benim gibi milyonlarca insanın yürüyüp gittiği , belki yüzbin yıllık bir muhitti ayak bastığım. Anlatması uzun hikaye, bir pis pansiyondan içimdeki hırçın korku, nefret ve tiksinme duygusu ile kaçtım, bir ufak bordum kata sığındım. İnanıyorum ki, bazı öyküler kendilerini anlattırıyor insana... Unutmuyorum, bir fakir adamla tanışmıştım, benim taze sakallarım varlıklı insanların çocuklarının şımarmak ve kendile...