Çok parlak bir sabahı gördü rüyasında. Yıllarını geçirdiği mutfakta bulmuştu kendisini… Serin bir bahar sabahıydı. Mutluluk kelebekleri gibi konmuşlardı çiçekler ağaç dallarına ve güneş yapraklarından bin mumluk bir ışıkla yansıyordu. Ocaktaki çaydanlık neşe ile tıkırdıyordu. Tavayı çıkarttı, içine tahta bir kaşıkla yağ koydu, yağ cızırdayıp şarkı söylemeye başladığında yumurtaları attı. İnce belli bardakları, pencerenin hemen yanındaki masaya yerleştirdi. Evlendiği günlerdeki gibi, mutlu, taze bir gelin gibi hissetti kendisini. O masayı hazırlamak, çatalları koymak ayrı bir mutluluk verdi, işini yapmış, görevini yerine getirmiş gibi hissetti kendisini. Dış kapının önünde bir tıkırtı duydu, terlikleri ile şıkırdayarak koştu gitti açtı. Kapıcı gazeteyi ve taze ekmeği bırakmış gidiyordu. “Sağol Raif Efendi!” dedi. Fırından yeni çıkmış, tazecik ekmeği elleri ile böldü, buharlar çıkartırken masaya bıraktı. Bir dal çiçek vardı önceki akşam eşinin getirdiği, onu aldı ve masanın orta...
-- Günlük / Öyküler / Denemeler --