Mezartaşı Masanın üzerindeki mezeler, hafif hafif azalmaya başlamıştı. Acı biberli - yoğurtlu patlıcan ezmesi pek dikkat çekmediyse de, sarımsaklı deniz börülcesi tabağı bomboştu. Güneş batalı belki bir otuz dakika olmuştu. Tatlı bir kızıllık, uzakta, ufuk çizgisinin üstünde geceyi çağırıyordu. Karadan denize doğru esen tatlı bir rüzgar, tüm günü sıcak altında geçiren insanların içini rahatlatıyordu. Gözlerini kapattı. Çevresindeki çatal-bıçak seslerinin ötesinden, belli belirsiz tıkırdayarak limana giren bir yelkenlinin sesini duymaya çalıştı. Suyun tatlı sesini duymaya çalıştı. Uzak bir koydan, tüm günün yorgunluğunu bırakmış olarak ana kucağına girer gibi, sevgili koynuna girer gibi, limana dönmenin o derin nefesini çekti içine.... Beyaz sakallarının arasına purosunu aldı, bir nefes çekti, denizin tuzu ve yosunu için... İlk çocuğu, artık onsekizine az kalmış, sarışın tatlı bir kız çocuğuydu, "Geçen hafta düştüğüm yer hala sızlıyor babişko" dedi. "Sızlar" k...
-- Günlük / Öyküler / Denemeler --