Benim babam öldü, çok üzüldüm. Kapısının önünde bir taş vardı, Parça parça ama ağırlığı bütün. Mat değil, gümüş değil, mermer değil Alev alev yandı durdu bütün gün. Dediler ki; bu taş senindir al taşı. Taşımak istedim, sırtımdan düştü parçalandı. Benim babam öldü, bir taş kaldı bana Ellerime aldım, yan keski gibi keskin İnce ince izler bıraktı parmaklarımda Benim babam öldü, ellerimde gümüş parmak izleri kaldı. Benim babam öldü, taşınacak bir taş ile Babamı taşırdım halbuki, mezara koydum mesela Ellerim teninde son kez şefkatle, Yavaşça ve hassasça bıraktım yerine Benim babam öldü, onu ben de taşıdım ilk ve son defa Benim babam öldü, kocaman bir taş gibi, Karanlıktan korkmuş küçük bir çocuk gibi, Bitmez bir yalnızlığa saklanmış gibi Benim babam öldü, acısı bir taşı yutmaya çalışmak gibi. Benim babam öldü, ellerimde bir taş Ne yapacak bilemez bu acının acem...
-- Günlük / Öyküler / Denemeler --