Parkın Adı Çocuktu, ninesi her Perşembe minik, tombul ellerinden tutup onu pazara götürürdü. Ninesinin çok yaşlı olduğunu düşünürdü, çarşafın içinde bir kırışık yüz. Yıllar sonra aslında kadının o günlerde henüz kırklarının sonunda olduğunu anladı. Ama nedende ninesi hep yaşlıydı, erken evlenmiş bir kadının erken evlenmiş kızından doğmuştu ne de olsa. Ninesi onu giydirip, hazırlardı. Köyden her iki saatte bir geçen minibüsleri bekliyor, diğer köylü kadınlar ile birlikte binip Pazar yerine gidiyorlardı. Ellerinde birkaç hafta boyunca hazırlanmış peynirler, biraz domates ve biber ile. Kasabanın Pazar yerine geldiklerinde, ninesi bir köşede getirdiklerini satar, aldığı para ile biraz zeytin, bir parça kumaş, un alırdı. Evin bir iki ihtiyacının yanı sıra bir horoz şekeri de aldı mı, keyfine doyum olmazdı. Bir şekeri sıra ile yalarlardı. Tabi daha çok kendisi yalar, ninesi de oyun olsun diye elinden alıyormuş gibi yapardı. Ninesini beklerken, Pazar yerinin karşısındaki par...
-- Günlük / Öyküler / Denemeler --