Yol yorgunu gibi başlamışım bu hayata, bir takım kirli terminal duraklarında su içmişim. Hiç anlatamadım neler hissettiğimi, bu bir şarkı aslında. Hayata farketmeden atılmadık mı, şimdi farketmeden aşık olduysak kimin suçu bilemiyorum. Ben tilki kurnazıyım, ben tilki kurnazıyım. Yorgunluk. Stop. Kocaman, büyük bir ay vardı gökyüzünde. Bütün kötülükler kulaklığımdan kaçıyordu, çok güçlüydüm. Sevmenin ve sevilmenin doruğundaydım. Bir umut tarlasında yaşıyordum, beni çok dövmüşlerdi. Her yanım ezik, yara ve mutsuzluk içindeydi. Ben bir damla huzura muhtaçtım. Ümit ve huzur göründü ötelerden, tutundum. Kötülüklerimi lanetledim, bıraktım arkamda. Arkamdan koşup geldiler, daha hızlı koştum. Sevdim. Çok aşık oldum. Çok kokladım, çok istedim. Hayata tutunmak istedim. İlk defa ölmek değil yaşamak istedim. İstedim ki Rıza dan fazla, Erdal dan dolu, Zeki den doğru yaşayayım. Yoruldum. Anladım ki, kola...
-- Günlük / Öyküler / Denemeler --