Yüzün hiç solmayacak sanmıştım. Ben bugün bildiklerimi hiç bilmiyordum. Düzce'de, Celal Kasapoğlu caddesindeydik. Evimiz o zaman için kocaman, artık , şimdi, küçücük ve hatta depremden sonra yok olmuş bir binanın en üst katındaydı. Kapıdan girince sağa döndüğünde salona girerdin. Girdim. Akşam üstüydü herhalde, okuldan mı gelmiştim bilmiyorum. Bir ufak cüzdanım almıştım. Yada birisi hediye etmişti. Benzeri şimdi oğlumda var. Onun cüzdanı Örümcek Adam resimleri ile dolu. Ama aynısıydı hemen hemen.. Yanına gittim. Cüzdanımı gösterdim. İçi boş tabii. Hatta cüzdana ne konulur onu bile bilmiyorum. Yani para konulur tabi, onu biliyorum ama, param yok. Öğrenciyim, en fazla demir paralar veriliyor. Varsa.. Sana cüzdanımı gösterdim. Baktın, içine biraz para koydun.. Benim de koymamı beklercesine, ne kadar mutlu ettin beni, belki çok küçük bir paraydı. Önemli değil. Cüzdanım işe yarıyordu... Yüzün, benim yüzüm güldüğü için gülmüştü... Akşamları gelirdin, henüz bekardın, sal...
-- Günlük / Öyküler / Denemeler --