Ana içeriğe atla

Jan, Seni Öldürecekler

Bir caddedeyim, yürüyorum. Birileri var beni bekleyen. Jan seni öldürecekler. İnsanları seviyorum, yada değil. Jan seni öldürecekler. Gökyüzü masmavi, tam sevdiğim gibi. Jan seni öldürecekler.İçimden geldiğince sohbet etmişim, yada tüm hissettiklerimi anlatmışım. Jan seni öldürecekler. Bir köşe başında bekliyor. Jan seni öldürecekler. Silahında kurşunlar, beni bekliyor. Yüzü ter içinde, muhtemelen siyah giyinmiş. Jan seni öldürecekler. Kendini beni öldürmek için hazırlıyor. Jan seni öldürecekler.Kafasında benim ne kadar iğrenç biri olduğum fikri Jan seni öldürecekler.Tüm alnı ter içinde, derin derin nefes alıyor. Jan seni öldürecekler. Kim göndermiş, niye gelmiş ? Jan seni öldürecekler.Sebebine inanmış, inanıyor. Jan seni öldürecekler.İçinde binbir kıpırtı. Jan seni öldürecekler.Bense rahat gibiyim. Belki bir rüya gördüm, hatırlamıyorum, yada değil. Jan seni öldürecekler.Bir gündüz düşü görüyorum, bir şiir okuyorum, yada değil. Jan seni öldürecekler.Tam köşenin önündeyim. Jan seni öldürecekler.Başım öne eğik yada değil. Jan seni öldürecekler. Namluya kurşun veriyor. Jan seni öldürecekler.Birden uzaktan bağırarak fırlıyor: “Geber!” Jan seni öldürecekler, Jan seni öldürecekler.İlk olarak tek bir kurşun, ve sesi. Jan seni öldürecekler.Göğsümden içeri giriyor, şaşkınım. Jan seni öldürecekler.Bir an duralıyor. Ben anlamamışım, kendime bakıyorum. O ise, hırsla silahına. Jan, Jan seni öldürecekler.Sonra daha büyük bir hırs yüzünde, alnı ter içinde, burun delikleri büyümüş. Jan seni öldürecekler.Ben dengemi sağlamaya çalışıyorum. Hırsla asılıyor tetiğe. Jan seni öldürecekler.Kurşunların sesini duyuyorum. Ancak, kurşunlar bedenimde. Çılgın bir acı ve son bir “Klik” sesi. Kalabalıktan çığlıklar. Jan seni öldürecekler.

            “Yere yıkılıyorum, ağzımdan burnumdan kan geliyor. Çılgın bir acı ve kalabalığın uğultusu. Bedenimin ve başımın yere çarptığını hissetmiyorum. Ellerimi kaldırıyorum, gözucu ile bakıyorum. Kanım hızla elbiseme akıyor. Masmavi gömleğimde çirkin bir yeşil şimdi. Dehşet bir acı ile vücudum uyuşuyor. İnsanlar etrafımı çevrelemiş, dehşetle bana bakıyorlar. Kimileri çığlık atıyor. Kadınlar, güzel kızlar yada çocuklar. Hiç biri bir anlam taşımıyor şimdi. Tanıdık birilerini arıyorum hüzünle. Yok…Ellerimi uzatıyorum, birisi tutsun diye, uzattığım taraftaki insanlar korku ile kaçıyorlar . Oysa birileri tutsa ne güzel olurdu…Sessizce başımı tekrar göğe çeviriyorum. Masmavi. Hep maviyi sevmişimdir…”

            Vücudum uyuşmaya başlıyor. Ayaklarımı hissetmiyorum artık. Kulaklarımda çılgın bir vızıltı. Bir ambulans sesi çok, çok uzaktan beri… Gözlerim ağırlaşıyor. Yaralarım acımıyor artık. Nefes almak çok zor. Dehşem uykum var. Derin derin nefes alıyorum. Parmaklarım hafif oynuyor, sonra tekrar düşüyor. Derin derin nefes veriyorun.


            Jan, seni öldürdüler…

1996?

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Thassos

Thassos Adası, Kavala'nın açığında bulunan, belki Gökçeada büyüklüğünde güzel bir turizm bölgesi. Ulaşımı Kavala'dan yada Keramoti'den yapılabiliyor. Alexandroupoli'den yaklaşık 150 KM uzaklıkta. Güzel bir otoyol ile ulaşılıyor. Ancak Alexandroupoli/Dedeağaç ile Keramoti arasında çok az akaryakıt istasyonu var. Bu yüzden tedarikli yola çıkmak lazım. Adaya araçla ulaşım Keramoti üzerinden. Esas olarak ada, bu beldeye daha yakın. Kavala'dan yapılacak feribot seyahati daha uzun sürüyormuş. Otoyolda ilk "Feribot" talebasını takip ederek gidilebiliyor. Feribota ulaşmak için zaman zaman tabelalar ortadan kaybolduğundan, Havalaanı tabelasını takip etmek lazım. Son anda başka bir tabela ile yön bulunuyor. Tabelalarda latin alfabesi ile yazılanlar birbirini tutmadığından hayat çok zorlaşabiliyor. Chistopoli yada Hristopoli yazılabiliyor. Aynı gerekçe ile navigasyona da pek güvenmemek lazım. Aynı isme sahip bir çok şehir, bölge var. Rızkının Peşinde Bir Ma...

Alexandroupoli

Alexandroupoli, bizim bildiğimiz adı ile "Dedeağaç", Türkiye'ye son derece yakın bir sahil kasabası. Büyük değil, ama turizm açısından, sınırın Türkiye tarafından kalan bölgelere göre çok daha gelişmiş. Türkiye'den girilen otobandan çıktıktan sonra denize doğru gidince otellere ve yemek yenilebilecek yerlere ulaşılıyor. Bir gün kaldığım için çok fazla inceleyemedim ama her bütçeye göre otel ve lokanta var. Kapıdan girince otellerin verdikleri fiyatlar ile internet üzerinden alınan fiyatlar birbirinden çok farklı. Bu yüzden http://www.hotels.com yada http://www.booking.com gibi adresler uzerinden rezervasyon yapılmasını tavsiye ederim. Üstelik başka ziyaretçilerin yorumlarını da okumak mümkün. Otel fiyatları 50 EU ile 140 EU arasında değişiyor. Şu anda yüksek sezon olmasına rağmen, bize 140 EU'ya kendi havuzu olan bir oda önerdiler. Kalmadık o ayrı... Şehir merkezinde "club"lar, kafeteryalar ve lokantalar yanyana. Otel olarak Thraki oteli tercih ...

Üstümde Bunu Bulmuşlar

Ben öldükten sonra, cebimde bir sinema bileti bulmuşlar. Kötü bir macera filminin bileti, yani öyle ciddiye alınacak birşey değil. Akşam matinesiydi, indirim kartımı kabul etmemişlerdi, biraz pahallıydı. Homurdanıp ödemiştim, gişedeki kızın aldırmaz tavırları sıkıntımı ağırlaştırmıştı. Filmin başlamasına biraz zaman vardı, gezindim alışveriş merkezinde. Vitrinlere baktım, vitrinlere bakan insanlara. Fiyat etiketleri, tıpır tıpır yürüyen kadınlar. Tatlı kahkahalar, ışıklar ve yansımaları... Güzel mavi gömlekler, hep sevdiğim gibi. Yüzüm karardı, sıkıldım. Işıklar gözümü kör etti, kaçarcasına çıktım binadan. Gök alabildiğine uzanıyor, arabalar kızarmış bulutların altında dört bir yana kaçışıyordu. Ufukta hayatımın en kızıl güneşi batıyordu. Gün batıyordu. Gökyüzü, binalar... Altında gezinen insanlar... Her biri birleşmiş, tek bir nesne olmuştu. Tek bir büyük resim, akıl almaz bir manzara. Bir dehşetli resmin içinde, bir minicik karakter olmuşum, neresi gerçek neresi sadece bir s...