2017 Ağustosunda, ilk kez kalp krizi geçirdiğimi zannetmiştim. Doktora gittim, apar topar beni anjiyoya sevk ettiler. Kalbimde bir baskı, sıkışmış bir his. Ölüyorum zannettim. Ailedeki erkeklerin erkenden yola çıkması beklenen bir olay, ama bana sıranın bu kadar çabuk geleceğini bilmiyordum. Operasyonu hiç hatırlamıyorum, bilmem niye. Oysa ilginç bir olay. Kolumdan bir delik açtılar, içeri bir takım teller soktular, bir ekranda kalbimin içini görüyorduk. İki kılcal damarımın biraz tıkalı olduğunu ama büyük bir sorun olmadığını söylediler. Rahatladım mı bilemiyorum, iman tahtamda oturan fil kalkmadı çünkü. Ben kahve içtiğim yeri bile zor değiştiririm, yirmi iki yıldır aynı ruh doktoru ile görüşüyorum. Ona gittim, anlattım. Biraz panik atak biraz psikolojik ağrılar dedik, ilaca başladım. Uyku sorunum vardı, onu da çözdük. Bir hap alınca yirmi dakikaya bayılıyordum. Böylece zaman geçti gitti. Kalbimde ara sıra gelen bir sızı, hayatımı işgal eden yorucu dertler...
-- Günlük / Öyküler / Denemeler --