Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Ekim, 2009 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Dedemin Seccadesi

Kaç yıl oldu hatırlamıyorum. Gençtim. Hüzünlü olmanın garip bir tatmini vardı, üzgün olmak, yıkılmış olmak. Kafamı psikoloji kitaplarından çıkartmıyordum. İstanbul - Ankara arasındaki o uzun  yola yakın bir evimiz vardı, beyaz duvarları ve tıkırdayan kaloriferi ile  bıkkın bir hayalete benziyordu. Uzun yolda vızıldayarak ve uğuldayarak geçen arabalara bakıyor, kendi kendime sebebini bilmediğim bir mutsuzlukla hüzünleniyordum. Kemik rengi telefon çaldı ve açtım. Annem "deden öldü" dedi. "Yarı yetimim artık" Dedemi en son, kısa süre önce yüz yıla yakın yaşamış olan annesinin cenazesinde görmüştüm. Kanserdi, ayakta zor duruyordu. Sonra gördüysem de, hatırlamıyorum. Nenej'i toprağa verdik, galiba yakın zamandı, bir akrabamızı daha kaybetmiştik. "Azrail köyden gitmiyor" demişti birisi, korku içinde... Dedem, bir kamyon şöförüydü. Ama ben hiç çalışırken görmedim onu. Emekli olmuş, çok haşarı bir adammış. Hep kızgındı anlatılana göre. Ben pek ...

Seccade

miras kalan seccade gibisi yoktur. bana rahmetli dedemden kaldı. dedem tövbekar bir adamdı. yıllar boyu yapmadığı aşırılık kalmamış, bir kamyon şöförüydü. bir gün kaza yaptı, arabası ve kendisi parçalandı. emekli oldu. köyde bir pencerenin dibine kondu. yıllar yılı dostu olan sigarayı içkiyi bıraktı. sigara onu bırakmadı. bir sonbahar günü, ameliyatlı bedeni cigerlerinden bıraktı onu. son nefesini çocuklarının endişeli bakışları arasında verdi. aksi bir adamdı. kur'an okurdu, bahçeye bakar, ağaçlara merhem sürer, yapraklarını okşardı. kiraz ağaçlarını çocuğu gibi severdi. öldü. seccadesi kaldı yadigar. annem geldi geçen. babasının seccadesini serili gördü, küçük odamda. kokladı. yüzüme baktı, "kokusu kalmamıştır değil mi?" dedi. "kalmamıştır" dedim, yıllar geçti üzerinden.. bir daha kokladı. belki kalmıştır diye. serdik sonra yerine.

Blue Raincoat

Bu sıralar, kaynağı belirsiz bir hüzün içindeyim. Tam bir blues. Sürekli Famous Blue Raincoat dinliyorum ve içindeki hüzünden besleniyorum. İçimi garip şekilde acıtan ve karşılığı olmayan bir şarkı. Basitliği ve derin acısı içimi yakıyor. Çok asitli bir içecek gibi... Ben hep bu halin, yani kendim olmanın derinliğinin peşinde koştum, hep bunu yazdım. Ben olmak, ben olmak derken "Jan Devrim" olmak değil sadece, başka birşey bu, bir başkası ama o başkasının da kendisi olması. Öylesi garip birşey işte, bilmece içinde bilmece, bilemiyorsun ama bilme-ce yine-de. Its for in the morning the end of december Im writer now just to see if you are better. falan..