Hayat iniş ve çıkışları ile yorucu. İnerken de çıkarken de yorucu.
Ben, bugün, çok yorgun hissediyorum. Hani grip olmuşumda da belirgin bir nedeni olmadan her yanım ağrılar içinde, kırgınlık üstüne kırgınlık geliyormuş gibi hissediyorum.
Bu kırgınlığın, bu yorgunluğun umutsuzluktan kaynaklandığını biliyorum.
Umutsuzluk iki acıyı bir kelimede topluyor: Bir yandan kesif bir karanlıkta olduğum hissini veriyor bana, bir yandan da bu karanlığın sebep olduğu mutsuzluğu. U-Mutsuzluk.
Kesif bir karanlık, çünkü içinde bir gram ışık, birşeylerin değişeceğine dair o derin ümit yok. Sadece bir tekrar var karanlığın içinde. Ne tarafa baksan aynı ton, aynı ses.
Sadece çabalayanların gözlerindeki pırıltı. Bu pırıltı uçup gittiğinde ne olacak ? Karanlık kendi kendini öldürmüş olacak.
Karanlık, kendi ümidini kendisi karartıyor.
Ben, dün olduğu gibi bugün de ayaklarımın üzerinde dikilebilirim.
Yarın da dikilebileceğimi sanıyorum.
Oysa umutsuzluk ve bu mutsuzluk içinde hiç birşey yapabileceğime inanmıyorum.
Kalbimi kıran ve beni ezen, ümidimin ezilmesinin gözlerimdeki, gözlerimizdeki ışığı kıracağının aşikar olmasına rağmen bunun kimsenin umrunda olmamasıdır.
Bunun hesabını da ben verecek değilim.
Yorumlar