Ana içeriğe atla

Karatay Diyeti ile 2 Ay

En çok 115 Kg oldum. Bundan 8 sene kadar önceydi. Dünyalara sığmıyordum. Sonra hızla, galiba bir yılda 105 kg civarına indim ve orada kaldım. 

Son 3 yılım, "Artık kilo vermem lazım, bu şekilde devam edemem" diyerek geçti. Uyumak zor, uyanmak zor, nefes almak zor, ayakkabı giymek zor, merdiven çıkmak zor. 

Her sene birşeyler denedim, tatlıyı azalttım, sık sık yedim, kırmızı et yemedim, her sabah erken kalkıp koştum. 2010 başında 103 kg olarak başladığım bu yolculukta günlerce aç kalma pahasına verdiğim mücadele beni sadece 1 kg yukarı yada aşağı götürdü. Tüm bu diyet/spor mücadelesinde müthiş mutsuz, aç, güçsüz bir insan olarak hissettim kendimi.

İki ay önce "Artık yeter" dediğimde Karatay Diyeti kitabını okudum. Neredeyse son çare olarak uyguladım.

Ancak kesin ve net bir uygulamanın dışına çıkmadım. İstisna olmadı. Tam olarak uygulamam aşağıdaki gibi oldu:

Sabah erken saatlerde, 06:30 - 07:30 arasında 25 dk koşu ve destekleyici egzersiz.
Yumurta ve peynirden oluşan bir kahvaltı. 
Şekersiz, tatlandıcısız çay ve bol su.
Öğle yemeğinde kırmızı et yada sulu yemek. Çoğunlukla 13:00 civarı
Akşam yemeğinde kırmızı et veya balık. Yanında salata. 19:00 civarında akşam yemeğini yedim.
Hemen her gün ceviz, badem yada benzeri kuruyemiş yedim. 100gr - 200 gr arası.

2 ayın sonunda, bu sabah itibari ile, son 15 yılda ilk defa tartıda 94 rakamını gördüm. Şimdilik 94 kg'ın sonlarındayım. Ancak başladığım 103 kg'dan bu yana 8 Kg vermişim. 

Bu arada, bir önceki yıl aynı dönemde yapılan kolestrelol testime göre de daha iyi durumdayım. Genel olarak ölçümlerim geçen seneden daha iyi yada aynı.

Benim gibi ümitsiz olan ve bu konunun peşini bırakmış olanlara bu yada başka bir yöntemle kilo verebileceklerini söylemek istedim. Son 1 haftadır kıyafetlerimin büyük geldiğini görüyorum. Ben genelde küçük geldikleri için yenisini alırdım.

En güzeli ise hafiflemek,  daha rahat uyumak, daha az yorulmak.

2012 için bu yada başka bir yöntemle ama mutlaka egzersiz yaparak başarabilirsiniz!




Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Thassos

Thassos Adası, Kavala'nın açığında bulunan, belki Gökçeada büyüklüğünde güzel bir turizm bölgesi. Ulaşımı Kavala'dan yada Keramoti'den yapılabiliyor. Alexandroupoli'den yaklaşık 150 KM uzaklıkta. Güzel bir otoyol ile ulaşılıyor. Ancak Alexandroupoli/Dedeağaç ile Keramoti arasında çok az akaryakıt istasyonu var. Bu yüzden tedarikli yola çıkmak lazım. Adaya araçla ulaşım Keramoti üzerinden. Esas olarak ada, bu beldeye daha yakın. Kavala'dan yapılacak feribot seyahati daha uzun sürüyormuş. Otoyolda ilk "Feribot" talebasını takip ederek gidilebiliyor. Feribota ulaşmak için zaman zaman tabelalar ortadan kaybolduğundan, Havalaanı tabelasını takip etmek lazım. Son anda başka bir tabela ile yön bulunuyor. Tabelalarda latin alfabesi ile yazılanlar birbirini tutmadığından hayat çok zorlaşabiliyor. Chistopoli yada Hristopoli yazılabiliyor. Aynı gerekçe ile navigasyona da pek güvenmemek lazım. Aynı isme sahip bir çok şehir, bölge var. Rızkının Peşinde Bir Ma...

Alexandroupoli

Alexandroupoli, bizim bildiğimiz adı ile "Dedeağaç", Türkiye'ye son derece yakın bir sahil kasabası. Büyük değil, ama turizm açısından, sınırın Türkiye tarafından kalan bölgelere göre çok daha gelişmiş. Türkiye'den girilen otobandan çıktıktan sonra denize doğru gidince otellere ve yemek yenilebilecek yerlere ulaşılıyor. Bir gün kaldığım için çok fazla inceleyemedim ama her bütçeye göre otel ve lokanta var. Kapıdan girince otellerin verdikleri fiyatlar ile internet üzerinden alınan fiyatlar birbirinden çok farklı. Bu yüzden http://www.hotels.com yada http://www.booking.com gibi adresler uzerinden rezervasyon yapılmasını tavsiye ederim. Üstelik başka ziyaretçilerin yorumlarını da okumak mümkün. Otel fiyatları 50 EU ile 140 EU arasında değişiyor. Şu anda yüksek sezon olmasına rağmen, bize 140 EU'ya kendi havuzu olan bir oda önerdiler. Kalmadık o ayrı... Şehir merkezinde "club"lar, kafeteryalar ve lokantalar yanyana. Otel olarak Thraki oteli tercih ...

Üstümde Bunu Bulmuşlar

Ben öldükten sonra, cebimde bir sinema bileti bulmuşlar. Kötü bir macera filminin bileti, yani öyle ciddiye alınacak birşey değil. Akşam matinesiydi, indirim kartımı kabul etmemişlerdi, biraz pahallıydı. Homurdanıp ödemiştim, gişedeki kızın aldırmaz tavırları sıkıntımı ağırlaştırmıştı. Filmin başlamasına biraz zaman vardı, gezindim alışveriş merkezinde. Vitrinlere baktım, vitrinlere bakan insanlara. Fiyat etiketleri, tıpır tıpır yürüyen kadınlar. Tatlı kahkahalar, ışıklar ve yansımaları... Güzel mavi gömlekler, hep sevdiğim gibi. Yüzüm karardı, sıkıldım. Işıklar gözümü kör etti, kaçarcasına çıktım binadan. Gök alabildiğine uzanıyor, arabalar kızarmış bulutların altında dört bir yana kaçışıyordu. Ufukta hayatımın en kızıl güneşi batıyordu. Gün batıyordu. Gökyüzü, binalar... Altında gezinen insanlar... Her biri birleşmiş, tek bir nesne olmuştu. Tek bir büyük resim, akıl almaz bir manzara. Bir dehşetli resmin içinde, bir minicik karakter olmuşum, neresi gerçek neresi sadece bir s...