Ana içeriğe atla

Taç Yapraklar

24
Taç Yapraklar

Bir çiğ damlası düştüğünde bahar akşamının rüzgarları bir sokağın tozlarını uçurup başka bir dünyanın kapısını aralıyordu hayal kırıklıklarının yorgunluğu kirli elbise torbası gibi kokuyor ümitsizlik içinde aralıksız yürürken bir sokağın başından sonuna volta atarcasına yaşamak denen hapishane içine bir tek yaprak düşü verir baharın kuşları her seferinde tekrar yaşamaya ikna ettiğini anlatırken yaşamın uyum sağlamak ve tekrar ama tekrar ama bir kez daha sevmek ve sevmekten vazgeçmemek olduğunu hatırlatır yorgunluklar ve ümitsizliklerin şarkıları bezediği bir anda belki diyebilir insan aklında geçmiş ve hatta gelecek imkansızlıkların yeni bir hayatın bir tek sayfa olmadığını ama birbirini takip eden sayfalar ve hikayeler ile dolu bir roman olduğunu ve bu romanın her bir yaprağında bambaşka bir güzellik olduğunu hatırlamak gerekir kanın biraz hızlı akmasının ne kadar değerli olduğunu yaşamamanın tutku dolu bir öpücük kadar kısa bir anda gözlerde kısılmıştır kapanıp açılırken hızla kalp kapakları kaderin döndüğü yada dönemediği yada dönmesine gerek olmadığı yada dönse bile her şeyin bazen aynı olacağı ama aslında ne olduğunun da çok da önemli olmadığı bir anda dev bir dev kadar güçlü ama bir yaprak kadar hafif ve zariftir öpücükler insanın paslanmış ve eskimiş yaşam makinesinin çarkları tekrar çalışmaya başlar hızlı ama sakin bir tempo ile yürüyüşüne devam eder yalnız bir adam yolda bulduğu bir çiçeğe bakarken ve sayar teker teker her bir yaprağı kaç tane var diye…



06/06/2017

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Thassos

Thassos Adası, Kavala'nın açığında bulunan, belki Gökçeada büyüklüğünde güzel bir turizm bölgesi. Ulaşımı Kavala'dan yada Keramoti'den yapılabiliyor. Alexandroupoli'den yaklaşık 150 KM uzaklıkta. Güzel bir otoyol ile ulaşılıyor. Ancak Alexandroupoli/Dedeağaç ile Keramoti arasında çok az akaryakıt istasyonu var. Bu yüzden tedarikli yola çıkmak lazım. Adaya araçla ulaşım Keramoti üzerinden. Esas olarak ada, bu beldeye daha yakın. Kavala'dan yapılacak feribot seyahati daha uzun sürüyormuş. Otoyolda ilk "Feribot" talebasını takip ederek gidilebiliyor. Feribota ulaşmak için zaman zaman tabelalar ortadan kaybolduğundan, Havalaanı tabelasını takip etmek lazım. Son anda başka bir tabela ile yön bulunuyor. Tabelalarda latin alfabesi ile yazılanlar birbirini tutmadığından hayat çok zorlaşabiliyor. Chistopoli yada Hristopoli yazılabiliyor. Aynı gerekçe ile navigasyona da pek güvenmemek lazım. Aynı isme sahip bir çok şehir, bölge var. Rızkının Peşinde Bir Ma...

Alexandroupoli

Alexandroupoli, bizim bildiğimiz adı ile "Dedeağaç", Türkiye'ye son derece yakın bir sahil kasabası. Büyük değil, ama turizm açısından, sınırın Türkiye tarafından kalan bölgelere göre çok daha gelişmiş. Türkiye'den girilen otobandan çıktıktan sonra denize doğru gidince otellere ve yemek yenilebilecek yerlere ulaşılıyor. Bir gün kaldığım için çok fazla inceleyemedim ama her bütçeye göre otel ve lokanta var. Kapıdan girince otellerin verdikleri fiyatlar ile internet üzerinden alınan fiyatlar birbirinden çok farklı. Bu yüzden http://www.hotels.com yada http://www.booking.com gibi adresler uzerinden rezervasyon yapılmasını tavsiye ederim. Üstelik başka ziyaretçilerin yorumlarını da okumak mümkün. Otel fiyatları 50 EU ile 140 EU arasında değişiyor. Şu anda yüksek sezon olmasına rağmen, bize 140 EU'ya kendi havuzu olan bir oda önerdiler. Kalmadık o ayrı... Şehir merkezinde "club"lar, kafeteryalar ve lokantalar yanyana. Otel olarak Thraki oteli tercih ...

Üstümde Bunu Bulmuşlar

Ben öldükten sonra, cebimde bir sinema bileti bulmuşlar. Kötü bir macera filminin bileti, yani öyle ciddiye alınacak birşey değil. Akşam matinesiydi, indirim kartımı kabul etmemişlerdi, biraz pahallıydı. Homurdanıp ödemiştim, gişedeki kızın aldırmaz tavırları sıkıntımı ağırlaştırmıştı. Filmin başlamasına biraz zaman vardı, gezindim alışveriş merkezinde. Vitrinlere baktım, vitrinlere bakan insanlara. Fiyat etiketleri, tıpır tıpır yürüyen kadınlar. Tatlı kahkahalar, ışıklar ve yansımaları... Güzel mavi gömlekler, hep sevdiğim gibi. Yüzüm karardı, sıkıldım. Işıklar gözümü kör etti, kaçarcasına çıktım binadan. Gök alabildiğine uzanıyor, arabalar kızarmış bulutların altında dört bir yana kaçışıyordu. Ufukta hayatımın en kızıl güneşi batıyordu. Gün batıyordu. Gökyüzü, binalar... Altında gezinen insanlar... Her biri birleşmiş, tek bir nesne olmuştu. Tek bir büyük resim, akıl almaz bir manzara. Bir dehşetli resmin içinde, bir minicik karakter olmuşum, neresi gerçek neresi sadece bir s...