I Babalar gibi ölmek
Ölümlü olduğumu biliyordum da, bu
kadar ölüme yakın olduğumu bilmiyordum sanırım.
Anjiyo-san bana da geldi,
babamdan sonra! Kalbimin içine girmiş tellerden kimyasallar tıkanmış
damarlarımı gösterirken kendime şunu söyledim:
“So, it begins!”
Bundan sonra her an ölüme bir
adım daha yakınım. Tespit şu:
-
İki kılcal damar tamamen tıkalı
-
Bir damar %60 tıkalı ama akıyor.
-
Bir kapakçığım sızdırıyor.
-
Akciğerde, sonradan önemsiz olduğu tespit edilen, bir
leke var.
Puro içmeyeceksin dediler. Galiba
içmeyeceğim ya da ne bok yiyeceğimi bilmiyorum.
Kalbime üzüntü, aşk, mutsuzluktan
daha fazla zarar veriyor mu puro onu bilemiyorum.
Sonuç: son düzlükteyiz. Yarış
bitiyor.
Kalan zamanı keyif, huzur,
mutlulukla geçirmek lazım.
Sonuç: Yarış bitiyor.
Çocuklarımı büyüttüm. İyi. İyi
çocuklar oldular. Kimseye kötülük yapmadım. Ağlamaz kimse hırsından arkamdan,
kızım oğlum belki.
İyi işler yaptım. Kitapları hızlı
yazmam lazım artık. Zaman kalmadı. Romanı bu eylül yayınlayalım. Ocak’a bir
roman daha lazım.
Bu günlüğünde zamanı geliyor.
Kapanıştan önce günlük de iki kapak arasına girmeli. Okuyucusu az olur ama
olur.
Bunları yazarken tıkanmış
damarlarım sızlıyor. Ve hatırlatıyor: buradasın, kalbin atıyor. Hala!
Kalbim atıyor, hala!
Yaşam devam ediyor, hala!
Ümit var, hala!
26/07/2017
Yorumlar