Ana içeriğe atla

Günlükten 07/2017

I Babalar gibi ölmek

Ölümlü olduğumu biliyordum da, bu kadar ölüme yakın olduğumu bilmiyordum sanırım.

Anjiyo-san bana da geldi, babamdan sonra! Kalbimin içine girmiş tellerden kimyasallar tıkanmış damarlarımı gösterirken kendime şunu söyledim:
“So, it begins!”
Bundan sonra her an ölüme bir adım daha yakınım. Tespit şu:

-        İki kılcal damar tamamen tıkalı
-        Bir damar %60 tıkalı ama akıyor.
-        Bir kapakçığım sızdırıyor.
-        Akciğerde, sonradan önemsiz olduğu tespit edilen, bir leke var.

Puro içmeyeceksin dediler. Galiba içmeyeceğim ya da ne bok yiyeceğimi bilmiyorum.
Kalbime üzüntü, aşk, mutsuzluktan daha fazla zarar veriyor mu puro onu bilemiyorum.
Sonuç: son düzlükteyiz. Yarış bitiyor.
Kalan zamanı keyif, huzur, mutlulukla geçirmek lazım.
Sonuç: Yarış bitiyor.
Çocuklarımı büyüttüm. İyi. İyi çocuklar oldular. Kimseye kötülük yapmadım. Ağlamaz kimse hırsından arkamdan, kızım oğlum belki.
İyi işler yaptım. Kitapları hızlı yazmam lazım artık. Zaman kalmadı. Romanı bu eylül yayınlayalım. Ocak’a bir roman daha lazım.
Bu günlüğünde zamanı geliyor. Kapanıştan önce günlük de iki kapak arasına girmeli. Okuyucusu az olur ama olur.
Bunları yazarken tıkanmış damarlarım sızlıyor. Ve hatırlatıyor: buradasın, kalbin atıyor. Hala!
Kalbim atıyor, hala!
Yaşam devam ediyor, hala!
Ümit var, hala!

26/07/2017

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Thassos

Thassos Adası, Kavala'nın açığında bulunan, belki Gökçeada büyüklüğünde güzel bir turizm bölgesi. Ulaşımı Kavala'dan yada Keramoti'den yapılabiliyor. Alexandroupoli'den yaklaşık 150 KM uzaklıkta. Güzel bir otoyol ile ulaşılıyor. Ancak Alexandroupoli/Dedeağaç ile Keramoti arasında çok az akaryakıt istasyonu var. Bu yüzden tedarikli yola çıkmak lazım. Adaya araçla ulaşım Keramoti üzerinden. Esas olarak ada, bu beldeye daha yakın. Kavala'dan yapılacak feribot seyahati daha uzun sürüyormuş. Otoyolda ilk "Feribot" talebasını takip ederek gidilebiliyor. Feribota ulaşmak için zaman zaman tabelalar ortadan kaybolduğundan, Havalaanı tabelasını takip etmek lazım. Son anda başka bir tabela ile yön bulunuyor. Tabelalarda latin alfabesi ile yazılanlar birbirini tutmadığından hayat çok zorlaşabiliyor. Chistopoli yada Hristopoli yazılabiliyor. Aynı gerekçe ile navigasyona da pek güvenmemek lazım. Aynı isme sahip bir çok şehir, bölge var. Rızkının Peşinde Bir Ma...

Alexandroupoli

Alexandroupoli, bizim bildiğimiz adı ile "Dedeağaç", Türkiye'ye son derece yakın bir sahil kasabası. Büyük değil, ama turizm açısından, sınırın Türkiye tarafından kalan bölgelere göre çok daha gelişmiş. Türkiye'den girilen otobandan çıktıktan sonra denize doğru gidince otellere ve yemek yenilebilecek yerlere ulaşılıyor. Bir gün kaldığım için çok fazla inceleyemedim ama her bütçeye göre otel ve lokanta var. Kapıdan girince otellerin verdikleri fiyatlar ile internet üzerinden alınan fiyatlar birbirinden çok farklı. Bu yüzden http://www.hotels.com yada http://www.booking.com gibi adresler uzerinden rezervasyon yapılmasını tavsiye ederim. Üstelik başka ziyaretçilerin yorumlarını da okumak mümkün. Otel fiyatları 50 EU ile 140 EU arasında değişiyor. Şu anda yüksek sezon olmasına rağmen, bize 140 EU'ya kendi havuzu olan bir oda önerdiler. Kalmadık o ayrı... Şehir merkezinde "club"lar, kafeteryalar ve lokantalar yanyana. Otel olarak Thraki oteli tercih ...

Üstümde Bunu Bulmuşlar

Ben öldükten sonra, cebimde bir sinema bileti bulmuşlar. Kötü bir macera filminin bileti, yani öyle ciddiye alınacak birşey değil. Akşam matinesiydi, indirim kartımı kabul etmemişlerdi, biraz pahallıydı. Homurdanıp ödemiştim, gişedeki kızın aldırmaz tavırları sıkıntımı ağırlaştırmıştı. Filmin başlamasına biraz zaman vardı, gezindim alışveriş merkezinde. Vitrinlere baktım, vitrinlere bakan insanlara. Fiyat etiketleri, tıpır tıpır yürüyen kadınlar. Tatlı kahkahalar, ışıklar ve yansımaları... Güzel mavi gömlekler, hep sevdiğim gibi. Yüzüm karardı, sıkıldım. Işıklar gözümü kör etti, kaçarcasına çıktım binadan. Gök alabildiğine uzanıyor, arabalar kızarmış bulutların altında dört bir yana kaçışıyordu. Ufukta hayatımın en kızıl güneşi batıyordu. Gün batıyordu. Gökyüzü, binalar... Altında gezinen insanlar... Her biri birleşmiş, tek bir nesne olmuştu. Tek bir büyük resim, akıl almaz bir manzara. Bir dehşetli resmin içinde, bir minicik karakter olmuşum, neresi gerçek neresi sadece bir s...