Ana içeriğe atla

Acılarla Göçmek

Acılarla Göçmek

Biz acılarımızla göçeriz, siz merak etmeyin. Heybemizin aldığı kadar azık, zayıflamış ve henüz ölmemiş bir bebek ve genlerimize işleyecek bir hasret ile göçeriz.

Sizin ülkenizi kılıçlar ile alıp sahibi olduğumuzu söylemeyiz, toprağımızdan bizi koparanın başka kılıçlar olduğunu bildiğimiz için. Sizin evinizde gözümüz yok, aç kaldığımızda biraz ekmeğinizi almış olabiliriz ama tarlanız sizindir.

İçimizde hırsızlar, tecavüzcüler de var, sizde olduğu gibi. Canı yanmış hırsız, işkence görmüş tecavüzcü daha acımasız, daha kötü biliyoruz.

Ama biliyoruz ki geldiğimiz yerde de hırsızlar vardı, caniler ve tecavüzcüler. Kurtarabildiklerimizi aldık, buraya geldik.

Ama merak etmeyin, buranın sahibi değiliz.

Biz artık hiç bir yerin sahibi değiliz.

Dilimizi aldık yanımıza, vatanın kokusunu taşısın diye. İnancımız kirlendi, çünkü kader en çok bizi terk etti. Kimsemiz yok, kimsesiz geldik.

Ümidimizle geldik sanıyorsunuz, hayır. Ümidimiz kalmadı. Canlıların kahrolası yaşama tutunması olmasa, ormanı yanan hayvanların çaresiz kaçışı gibi kaçmazdık. Yanan vatanımızdan kaçarak geldik.

Kim yaktı vatanımızı? Onu sormayı bile bıraktık, sorularımızın ağırlığında biz yıllarca ezildik.

İnsana dair ne varsa onu ezdi insanlar, kalanları aldık geldik.

Merak etmeyin, toprağınızda gözümüz yok, kılıcımız kırıldı, bebeklerimiz hasta.

Ümidimiz yok, geleceği terk edip geldik. 

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Thassos

Thassos Adası, Kavala'nın açığında bulunan, belki Gökçeada büyüklüğünde güzel bir turizm bölgesi. Ulaşımı Kavala'dan yada Keramoti'den yapılabiliyor. Alexandroupoli'den yaklaşık 150 KM uzaklıkta. Güzel bir otoyol ile ulaşılıyor. Ancak Alexandroupoli/Dedeağaç ile Keramoti arasında çok az akaryakıt istasyonu var. Bu yüzden tedarikli yola çıkmak lazım. Adaya araçla ulaşım Keramoti üzerinden. Esas olarak ada, bu beldeye daha yakın. Kavala'dan yapılacak feribot seyahati daha uzun sürüyormuş. Otoyolda ilk "Feribot" talebasını takip ederek gidilebiliyor. Feribota ulaşmak için zaman zaman tabelalar ortadan kaybolduğundan, Havalaanı tabelasını takip etmek lazım. Son anda başka bir tabela ile yön bulunuyor. Tabelalarda latin alfabesi ile yazılanlar birbirini tutmadığından hayat çok zorlaşabiliyor. Chistopoli yada Hristopoli yazılabiliyor. Aynı gerekçe ile navigasyona da pek güvenmemek lazım. Aynı isme sahip bir çok şehir, bölge var. Rızkının Peşinde Bir Ma...

Alexandroupoli

Alexandroupoli, bizim bildiğimiz adı ile "Dedeağaç", Türkiye'ye son derece yakın bir sahil kasabası. Büyük değil, ama turizm açısından, sınırın Türkiye tarafından kalan bölgelere göre çok daha gelişmiş. Türkiye'den girilen otobandan çıktıktan sonra denize doğru gidince otellere ve yemek yenilebilecek yerlere ulaşılıyor. Bir gün kaldığım için çok fazla inceleyemedim ama her bütçeye göre otel ve lokanta var. Kapıdan girince otellerin verdikleri fiyatlar ile internet üzerinden alınan fiyatlar birbirinden çok farklı. Bu yüzden http://www.hotels.com yada http://www.booking.com gibi adresler uzerinden rezervasyon yapılmasını tavsiye ederim. Üstelik başka ziyaretçilerin yorumlarını da okumak mümkün. Otel fiyatları 50 EU ile 140 EU arasında değişiyor. Şu anda yüksek sezon olmasına rağmen, bize 140 EU'ya kendi havuzu olan bir oda önerdiler. Kalmadık o ayrı... Şehir merkezinde "club"lar, kafeteryalar ve lokantalar yanyana. Otel olarak Thraki oteli tercih ...

Üstümde Bunu Bulmuşlar

Ben öldükten sonra, cebimde bir sinema bileti bulmuşlar. Kötü bir macera filminin bileti, yani öyle ciddiye alınacak birşey değil. Akşam matinesiydi, indirim kartımı kabul etmemişlerdi, biraz pahallıydı. Homurdanıp ödemiştim, gişedeki kızın aldırmaz tavırları sıkıntımı ağırlaştırmıştı. Filmin başlamasına biraz zaman vardı, gezindim alışveriş merkezinde. Vitrinlere baktım, vitrinlere bakan insanlara. Fiyat etiketleri, tıpır tıpır yürüyen kadınlar. Tatlı kahkahalar, ışıklar ve yansımaları... Güzel mavi gömlekler, hep sevdiğim gibi. Yüzüm karardı, sıkıldım. Işıklar gözümü kör etti, kaçarcasına çıktım binadan. Gök alabildiğine uzanıyor, arabalar kızarmış bulutların altında dört bir yana kaçışıyordu. Ufukta hayatımın en kızıl güneşi batıyordu. Gün batıyordu. Gökyüzü, binalar... Altında gezinen insanlar... Her biri birleşmiş, tek bir nesne olmuştu. Tek bir büyük resim, akıl almaz bir manzara. Bir dehşetli resmin içinde, bir minicik karakter olmuşum, neresi gerçek neresi sadece bir s...