Ana içeriğe atla

Karakolda Zalim Var

Sabah saat 05:45'de uyandığımda "işte uçağa geç kaldım" diye fırlayıp, hazırlandım. Uçak sağolsun bensiz gitmedi ama duyan gelmiş, müthiş bir kalabalık arasından girdim. Yerime oturdum. Sakince aşağıdaki planı düşündüm:

"İzmir'de toplantım var.Hmm. Toplantıyı takiben bir görüşmem var. Evet. Sonra akşam depoya gideriz. Sonra da Ayvalık yolculuğu. Orada görüşmeler. Akşam yemek var. Cumartesi günü dönerim."

Bu güzel plan içerisinde "gitmişken dülger çıkmış mı soralım" ile "acaba uzun uzun denize bakar mıyım" gibi kişisel çıkarlarım olan unsurlar olmadığını söyleyemem.

Nitekim planın ilk kısmı fena gitmedi. İlk iki görüşmemi sorunsuz yaptım. Arkasından uçak ile gelecek diğer arkadaşımı karşıladım ve depomuza gittim.

Depomuzda malesef umduğumuz gibi bir çok şey sallapati yapılmıştı. Aslında gündüz yaptığım görüşmeden dolayı sebebini bilmekle birlikte, olmasın böyle yaramazlıklar kıvamında bir iki bağırıştan sonra ayrıldık.

Şeytan bu ya. "ulan, şu filanı da arayalım. Ona da bir soralım" dedik.

Gittik bir "Soğuksu" semtine. Oturduk üzüm kokuları arasında dili ağzından sarkarken masaya kağıt çakan arkadaşların arasına. Misafirimiz gözleri dolu, yüreği kabarmış anlattı. Biz de slu uslu dinledik, tavsiyelerde bulunduk ve kalktık.

Dedik ki:"Ayvalık 230 km. Buradan tıkır tıkır gideriz. Sabah da orada uyanırız" Hadi bakalım. Hayat bu ya, 30 dk gittikten sonra bir telefon geldi.

"Çocukları sizin söylemişsiniz dövdüler önünü kestiler karakolda kim ilker bey söylemiş ne biçim adamlar gelin"

Bundan şunu anladık: Birkaç saat önce "Yapma kardeşim böyle şeyler" dediğimiz arkadaş, diğer arkadaşı "İspiyonaj ha? Bana ha?" diyerek darp etmiş. Biz de bahsi geçen yere gitmeye çalıştık. Çalışmamız şu sonuçları üretti:

- Bir adet bıkkın trafik merkezini ziyaret. Ortalıkta bağırışan kimseyi görme. Çık.
- Dön dön dön. Herkes neredeysen tersini göstersin.
- Gideceğin yerin adını anlamak için 8 kez telefon et.
- Gümüşyaka, gümüşsuyu, gümüştıpa? Gümüşkuyu!
- Birisine sor "şuradan gidilecek, ilk sola dön orada" tarifi al.
- Garanti olsun diye taksi tut, peşine takıl.
- "İlk sol" diye anlatılan yer için çevre yoluna çıkarak 20 dk araba kullan.

Sonuçta bulduk. Kapının önündeki arkadaşlar darp edilmiş, arabaya sokulmaya çalışılmış falan filan.

Darp eden arkadaş ise ilk cümle olarak darp ettiği adam için "Abi vallaha mal çalıyordu, tutanak tuttum, kitap çarpsın size söylemedim. Ama Ali Bey'in haberi var!"

Karakolda zalim var diye beni dışarı atmasınlar diye kaçtım.

Bu arada karakol hali, bir minibüs dolusu kadın adam çocuk geldi. Birbirlerine girdiler. bağırıp çağırdılar.

Bir aile ilişkisi, kim kimin çocuğu anlamıyoruz. Herkesi sakinleştiren terlik şort bi abi var. Sigara içiyor. Kim nereye gitse peşine gidiyor.

En son ablalardan biri oynattı, polise "vatandaşlık hakkım" falan diyince, abi bunu tutup dışarı aldı. Sonra polise dönüp

"Biz her akşam buradayız, hiç iyi muamele göstermiyorsunuz" dedi.

Demek istedim ki "Abi sen bir olayı yanlış yorumlamışsın. Her akşam buradaysan ciddi sıkıntı var!" ama demedim. Sonuçta bekledik ve saat 03:00 civarı çıktık.

Akşam yemeği içmeyen ve sadece su içmiş olan bünyeler olarak kendimizi bir çorbacıda bulduk.

Ben takriben yola çıktığım saatlerde yatağıma girdim.

Arzu halim budur..

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Thassos

Thassos Adası, Kavala'nın açığında bulunan, belki Gökçeada büyüklüğünde güzel bir turizm bölgesi. Ulaşımı Kavala'dan yada Keramoti'den yapılabiliyor. Alexandroupoli'den yaklaşık 150 KM uzaklıkta. Güzel bir otoyol ile ulaşılıyor. Ancak Alexandroupoli/Dedeağaç ile Keramoti arasında çok az akaryakıt istasyonu var. Bu yüzden tedarikli yola çıkmak lazım. Adaya araçla ulaşım Keramoti üzerinden. Esas olarak ada, bu beldeye daha yakın. Kavala'dan yapılacak feribot seyahati daha uzun sürüyormuş. Otoyolda ilk "Feribot" talebasını takip ederek gidilebiliyor. Feribota ulaşmak için zaman zaman tabelalar ortadan kaybolduğundan, Havalaanı tabelasını takip etmek lazım. Son anda başka bir tabela ile yön bulunuyor. Tabelalarda latin alfabesi ile yazılanlar birbirini tutmadığından hayat çok zorlaşabiliyor. Chistopoli yada Hristopoli yazılabiliyor. Aynı gerekçe ile navigasyona da pek güvenmemek lazım. Aynı isme sahip bir çok şehir, bölge var. Rızkının Peşinde Bir Ma...

Alexandroupoli

Alexandroupoli, bizim bildiğimiz adı ile "Dedeağaç", Türkiye'ye son derece yakın bir sahil kasabası. Büyük değil, ama turizm açısından, sınırın Türkiye tarafından kalan bölgelere göre çok daha gelişmiş. Türkiye'den girilen otobandan çıktıktan sonra denize doğru gidince otellere ve yemek yenilebilecek yerlere ulaşılıyor. Bir gün kaldığım için çok fazla inceleyemedim ama her bütçeye göre otel ve lokanta var. Kapıdan girince otellerin verdikleri fiyatlar ile internet üzerinden alınan fiyatlar birbirinden çok farklı. Bu yüzden http://www.hotels.com yada http://www.booking.com gibi adresler uzerinden rezervasyon yapılmasını tavsiye ederim. Üstelik başka ziyaretçilerin yorumlarını da okumak mümkün. Otel fiyatları 50 EU ile 140 EU arasında değişiyor. Şu anda yüksek sezon olmasına rağmen, bize 140 EU'ya kendi havuzu olan bir oda önerdiler. Kalmadık o ayrı... Şehir merkezinde "club"lar, kafeteryalar ve lokantalar yanyana. Otel olarak Thraki oteli tercih ...

Üstümde Bunu Bulmuşlar

Ben öldükten sonra, cebimde bir sinema bileti bulmuşlar. Kötü bir macera filminin bileti, yani öyle ciddiye alınacak birşey değil. Akşam matinesiydi, indirim kartımı kabul etmemişlerdi, biraz pahallıydı. Homurdanıp ödemiştim, gişedeki kızın aldırmaz tavırları sıkıntımı ağırlaştırmıştı. Filmin başlamasına biraz zaman vardı, gezindim alışveriş merkezinde. Vitrinlere baktım, vitrinlere bakan insanlara. Fiyat etiketleri, tıpır tıpır yürüyen kadınlar. Tatlı kahkahalar, ışıklar ve yansımaları... Güzel mavi gömlekler, hep sevdiğim gibi. Yüzüm karardı, sıkıldım. Işıklar gözümü kör etti, kaçarcasına çıktım binadan. Gök alabildiğine uzanıyor, arabalar kızarmış bulutların altında dört bir yana kaçışıyordu. Ufukta hayatımın en kızıl güneşi batıyordu. Gün batıyordu. Gökyüzü, binalar... Altında gezinen insanlar... Her biri birleşmiş, tek bir nesne olmuştu. Tek bir büyük resim, akıl almaz bir manzara. Bir dehşetli resmin içinde, bir minicik karakter olmuşum, neresi gerçek neresi sadece bir s...