Ana içeriğe atla

Osmanlı Celladı Kara Ali

iv. muratın has celladıdır. öldürmeden önce kurbanın derisini yüzmesi, omuz başlarını oyup içinde mum koyup yakması en son da bir kuyudaki kancaları atıp ölmesini beklemesi ile meşhurdur. kendisinden bahseden tarihçiler "bu adamın yüzünde nurdan eser yoktu" derler.

kara ali; osmanlinin ne derece islam devleti olduğunun çok açık bir semboludur: osmanlı kara ali ve onu oraya koyan zihniyet sayesinde ne islam devleti, ne şeriat ülkesi ne de dar-ul islamdır. bu ve benzeri zulme onay veren hiç bir makam halife, hiç bir şeyh, imam yada merci islamla alakalı değildir.

devlet şu yada bu sebeple birilerini öldürebilir, devletin ölüm cezası kuralı olabilir, uygularken haklı olması beklenir. islam ve şeriat "durum, konum, sebep, siyaset...." gibi öne sürülebilecek bahanelerin tamamından öte; haksız cinayete izin vermez.

islam işkenceye izin vermez.

islam peygamberi; idamı bekleyenlere su verecek kadar merhametlidir. birisinin ölüm cezasına çarptırılmış olması onun bu çeşit bir işkenceye maruz bırakılmasını hoş gördürmez. gönül bazen bazı insanların parçalanmasını ister, ceza almasını ister, acı çekmesini ister. insan olduğumuz için, ruhumuz ve ego/nefsimiz olduğu için tatmin olmak isteriz. bu yüzden din vardır, bu yüzden islam vardır ve der ki:

"kara ali kimseden kemer yapamaz!"

kara ali'ye "git zurna paşanın derisini yüz, kalanları da mafsallara iyi geliyor diye halka dağıt, ölümü de yavaş olsun" der, dedikten sonra da ben şeriat hükmettim diyemez.

osmanlı bugün türkiyede olduğu gibi müslümanların yaşadığı bir ülkedir. osmanlıyı şeriat bu hale getirdi diyenlerin kara ali kadar basit bir delili gözardı ettiğine inanamıyorum.ama insanların fobileri her şeyi söyledir.

en komiği de bazı ibişlerin "osmanlı da hiç lüzumsuz idam cezaı verilmedi, kimse yok yere can vermedi, adalet paçalardan akıyordu" gibi cümleleri takvim yaprağından okuyup inanmasıdır.

kara alinin "case study" olarak incelenmesi ve yaptıklarının bilinmesi, ne osmanlı fanatiklerinin hem de osmanlıdan nefret etmek için ne de bahane edenlerin anlayışını değiştirmez ama kafası süngerbob dan daha iyi çalışanlar için önemli bir sonuç oluşturacaktır.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Thassos

Thassos Adası, Kavala'nın açığında bulunan, belki Gökçeada büyüklüğünde güzel bir turizm bölgesi. Ulaşımı Kavala'dan yada Keramoti'den yapılabiliyor. Alexandroupoli'den yaklaşık 150 KM uzaklıkta. Güzel bir otoyol ile ulaşılıyor. Ancak Alexandroupoli/Dedeağaç ile Keramoti arasında çok az akaryakıt istasyonu var. Bu yüzden tedarikli yola çıkmak lazım. Adaya araçla ulaşım Keramoti üzerinden. Esas olarak ada, bu beldeye daha yakın. Kavala'dan yapılacak feribot seyahati daha uzun sürüyormuş. Otoyolda ilk "Feribot" talebasını takip ederek gidilebiliyor. Feribota ulaşmak için zaman zaman tabelalar ortadan kaybolduğundan, Havalaanı tabelasını takip etmek lazım. Son anda başka bir tabela ile yön bulunuyor. Tabelalarda latin alfabesi ile yazılanlar birbirini tutmadığından hayat çok zorlaşabiliyor. Chistopoli yada Hristopoli yazılabiliyor. Aynı gerekçe ile navigasyona da pek güvenmemek lazım. Aynı isme sahip bir çok şehir, bölge var. Rızkının Peşinde Bir Ma...

Alexandroupoli

Alexandroupoli, bizim bildiğimiz adı ile "Dedeağaç", Türkiye'ye son derece yakın bir sahil kasabası. Büyük değil, ama turizm açısından, sınırın Türkiye tarafından kalan bölgelere göre çok daha gelişmiş. Türkiye'den girilen otobandan çıktıktan sonra denize doğru gidince otellere ve yemek yenilebilecek yerlere ulaşılıyor. Bir gün kaldığım için çok fazla inceleyemedim ama her bütçeye göre otel ve lokanta var. Kapıdan girince otellerin verdikleri fiyatlar ile internet üzerinden alınan fiyatlar birbirinden çok farklı. Bu yüzden http://www.hotels.com yada http://www.booking.com gibi adresler uzerinden rezervasyon yapılmasını tavsiye ederim. Üstelik başka ziyaretçilerin yorumlarını da okumak mümkün. Otel fiyatları 50 EU ile 140 EU arasında değişiyor. Şu anda yüksek sezon olmasına rağmen, bize 140 EU'ya kendi havuzu olan bir oda önerdiler. Kalmadık o ayrı... Şehir merkezinde "club"lar, kafeteryalar ve lokantalar yanyana. Otel olarak Thraki oteli tercih ...

Üstümde Bunu Bulmuşlar

Ben öldükten sonra, cebimde bir sinema bileti bulmuşlar. Kötü bir macera filminin bileti, yani öyle ciddiye alınacak birşey değil. Akşam matinesiydi, indirim kartımı kabul etmemişlerdi, biraz pahallıydı. Homurdanıp ödemiştim, gişedeki kızın aldırmaz tavırları sıkıntımı ağırlaştırmıştı. Filmin başlamasına biraz zaman vardı, gezindim alışveriş merkezinde. Vitrinlere baktım, vitrinlere bakan insanlara. Fiyat etiketleri, tıpır tıpır yürüyen kadınlar. Tatlı kahkahalar, ışıklar ve yansımaları... Güzel mavi gömlekler, hep sevdiğim gibi. Yüzüm karardı, sıkıldım. Işıklar gözümü kör etti, kaçarcasına çıktım binadan. Gök alabildiğine uzanıyor, arabalar kızarmış bulutların altında dört bir yana kaçışıyordu. Ufukta hayatımın en kızıl güneşi batıyordu. Gün batıyordu. Gökyüzü, binalar... Altında gezinen insanlar... Her biri birleşmiş, tek bir nesne olmuştu. Tek bir büyük resim, akıl almaz bir manzara. Bir dehşetli resmin içinde, bir minicik karakter olmuşum, neresi gerçek neresi sadece bir s...