Ana içeriğe atla

Bir "Wicked Game" olarak Yöneticilik

Sanıyorum, güzel bir algı-yol ayrımındayım.

Benim kırılgan algım ve bir şekilde önceki mesleğimden, yazarlıktan ve yazılımcılıktan devrişilmiş detaycı naif bakış açım yapmakta olduğum işin zaman zaman soğuk olması beklentisine uyum sağlamıyor.

Ben, dinleyen, dinlediğini içselleştiren ve herkesin haklı bir yönü olabileceğine inanmaya çalışan birisiyim. Çocuksu bir "Herkesin içinde bir pırlanta vardır" mottosuna tutunuyorum. Bunun gerçek olmadığı biliyorum. Ama yine de insanların, kendilerine inanarak anlattıklarını dinlemek zorundayım. Dinlemezsem, kendime ihanet ediyorum.

Oysa, herşeyi kestirip atmak ne kolay. Vicdanınız da inanıyor bu sonuçlara. Aşikar olan bile bazen allanıp pullanabiliyor çünkü. Ama istiyorum ki doğrusu yapayım, her kırmızı ışıkda duran dürüst vatandaş gibi.

Karar vermek zorunda olmak ve bunun sorumluluğunu almak çok kötü. Karar verirken, kararın tüm taraflarını gözlerini Japon çizgi filmi karakterleri gibi açıyor, kirpiklerini kırpıştırıyor ve sizin vicdanınızın tertemiz bir kararı, müthiş bir doğrulukla vermesini bekliyor.

Oysa bu kadar keskin olmadığınızı biliyorsunuz. Bunu hissediyor ve en doğrusunu yapabilmek için uğraşıyorsunuz.

Ve yine, bu aslında genelde dahil olmadığınız bir sorunun, büyümüş bir yumağın, kırılmış bir sürü kalbin, çakışmaktan kamaşmış çıkarların en sonunda bir tek hamle ile çözülmesini beklemek kadar gerçek dışı bir olay.

Oysa her gün bunu yapıyoruz. Bunu söylüyoruz.

Yöneticilik bir çeşit karar oyunu. Ama zor bir oyun. En azından bugün için.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Thassos

Thassos Adası, Kavala'nın açığında bulunan, belki Gökçeada büyüklüğünde güzel bir turizm bölgesi. Ulaşımı Kavala'dan yada Keramoti'den yapılabiliyor. Alexandroupoli'den yaklaşık 150 KM uzaklıkta. Güzel bir otoyol ile ulaşılıyor. Ancak Alexandroupoli/Dedeağaç ile Keramoti arasında çok az akaryakıt istasyonu var. Bu yüzden tedarikli yola çıkmak lazım. Adaya araçla ulaşım Keramoti üzerinden. Esas olarak ada, bu beldeye daha yakın. Kavala'dan yapılacak feribot seyahati daha uzun sürüyormuş. Otoyolda ilk "Feribot" talebasını takip ederek gidilebiliyor. Feribota ulaşmak için zaman zaman tabelalar ortadan kaybolduğundan, Havalaanı tabelasını takip etmek lazım. Son anda başka bir tabela ile yön bulunuyor. Tabelalarda latin alfabesi ile yazılanlar birbirini tutmadığından hayat çok zorlaşabiliyor. Chistopoli yada Hristopoli yazılabiliyor. Aynı gerekçe ile navigasyona da pek güvenmemek lazım. Aynı isme sahip bir çok şehir, bölge var. Rızkının Peşinde Bir Ma...

Alexandroupoli

Alexandroupoli, bizim bildiğimiz adı ile "Dedeağaç", Türkiye'ye son derece yakın bir sahil kasabası. Büyük değil, ama turizm açısından, sınırın Türkiye tarafından kalan bölgelere göre çok daha gelişmiş. Türkiye'den girilen otobandan çıktıktan sonra denize doğru gidince otellere ve yemek yenilebilecek yerlere ulaşılıyor. Bir gün kaldığım için çok fazla inceleyemedim ama her bütçeye göre otel ve lokanta var. Kapıdan girince otellerin verdikleri fiyatlar ile internet üzerinden alınan fiyatlar birbirinden çok farklı. Bu yüzden http://www.hotels.com yada http://www.booking.com gibi adresler uzerinden rezervasyon yapılmasını tavsiye ederim. Üstelik başka ziyaretçilerin yorumlarını da okumak mümkün. Otel fiyatları 50 EU ile 140 EU arasında değişiyor. Şu anda yüksek sezon olmasına rağmen, bize 140 EU'ya kendi havuzu olan bir oda önerdiler. Kalmadık o ayrı... Şehir merkezinde "club"lar, kafeteryalar ve lokantalar yanyana. Otel olarak Thraki oteli tercih ...

Üstümde Bunu Bulmuşlar

Ben öldükten sonra, cebimde bir sinema bileti bulmuşlar. Kötü bir macera filminin bileti, yani öyle ciddiye alınacak birşey değil. Akşam matinesiydi, indirim kartımı kabul etmemişlerdi, biraz pahallıydı. Homurdanıp ödemiştim, gişedeki kızın aldırmaz tavırları sıkıntımı ağırlaştırmıştı. Filmin başlamasına biraz zaman vardı, gezindim alışveriş merkezinde. Vitrinlere baktım, vitrinlere bakan insanlara. Fiyat etiketleri, tıpır tıpır yürüyen kadınlar. Tatlı kahkahalar, ışıklar ve yansımaları... Güzel mavi gömlekler, hep sevdiğim gibi. Yüzüm karardı, sıkıldım. Işıklar gözümü kör etti, kaçarcasına çıktım binadan. Gök alabildiğine uzanıyor, arabalar kızarmış bulutların altında dört bir yana kaçışıyordu. Ufukta hayatımın en kızıl güneşi batıyordu. Gün batıyordu. Gökyüzü, binalar... Altında gezinen insanlar... Her biri birleşmiş, tek bir nesne olmuştu. Tek bir büyük resim, akıl almaz bir manzara. Bir dehşetli resmin içinde, bir minicik karakter olmuşum, neresi gerçek neresi sadece bir s...