Benim fotografcilik denen sanatla iliskim cok sinirli.
Ama eline her dijital kamerayi alanin birseyler cekmesine ve bunu bir sanat gibi gormesine de hafiften sinirleniyorum. Ama yine de insanlarin derinligini arttiran bu cabayi anliyorum ve - insan karisik birsey iste- bir yonumle de destekliyorum.
Asil sorun, bu sanatin tekrara cok acik olmasindan kaynaklaniyor.
Sanatin ozundeki yenilik / yenileme olgusuna dair ilk algim, cok ozel bir edebiyat ogretmeni olan rahmeti Hayrettin Korkmaz'a dayanir. Derste bize "edebiyat bulus/icat isidir. " derdi. Sonra bunun asil anlamini buldum.
Bir oykuye basladigimda ilk aradigim, o konu/olay/manzarada bir duyguyu, anlatmak istedigim duyguyu ortaya cikartacak ozelliklerdir. Elbette aski veya yalnizligi binlerce oykude bulabiliriz. Ama o yalnizligin belli bir olaylar sonucunda ortaya cikisini, birisinin o yalnizligi icsellestirmesini, yalnizligini besleyen ortami ve bunun o kiside olan etkisini anlatmak isterim. Sevil'in Sandalyeleri oykusunde oldugu gibi.
O oykude bir cay bahcesindeki sandalyeler, teker teker o kisinin hayat hikayesinin bolumlerini ve yalnizlinin seklini cikartir ortaya. Bu bizim tarif ederek anlatabilecegimiz bir sey degil. Ama anlayabiliecegimiz bir olgu. Bunu Hissederiz. Okuyunca o yalnizligi taniriz yada tanidigimiz bir olgu haline gelir.
Sevil'in yalnizligi o olaylar icinden siyrilir ve artik baska bir yerde gorudugumuzde taniyacagimiz bir duygu olur. Bu bir yemegi bir digerine benzetmek gibi birsey ayni gibi ama degil.
Sanat bize yemek yapmadan yemegi tadma imkani verir. Ben bu acidan tekrarin bu oze aykiri oldugunu dusunuyorum. Benim oykumun ortami, kisileri, zamani ve akla gelebilecek tum ogeleri bu tadi ortaya cikartacak bilesenlerdir. Ama asil olan o taddir. Bu acidan Cehovcu oldugum soylenebilir.
Peki ya bir balik halinin manzarasini bize yansitan fotografci bunu kac farkili sekilde yapabilir? Sinirli geliyor bana.
Ozellikle cok bilinen ve kullanilan temalarin surekli tekrar edilmesinin sadece o temayi anlatma yetenegi acisindan anlami oldugunu goruyorum. Ama ben balik hali ile ilgili yeni birsey anlamak istiyorum, su ana kadar gorduklerime doydum. Birisi bana gormedigim birseyi gostersin, gostermek icin cabalasin. Varsin goremeyen ben olayim ama o sadece o duyguyu arasin.
Saniyorum fotograf sanatinin en cok tecavuze ugrayan tarafi bu. Siir de ayni sekilde igfal edilmeye calisiyor ama siirin okuyucuyu tatmin acisindan bir teknik engeli var; siir okumak da emek gerektiriyir ve bu acikca gorunuyor. Ayni seyi fotogtafcilik icin soyleyebilir miyiz?
Ben cok emin degilim. Bunu anlamayi cok isterdim.
21/11/2010
Ama eline her dijital kamerayi alanin birseyler cekmesine ve bunu bir sanat gibi gormesine de hafiften sinirleniyorum. Ama yine de insanlarin derinligini arttiran bu cabayi anliyorum ve - insan karisik birsey iste- bir yonumle de destekliyorum.
Asil sorun, bu sanatin tekrara cok acik olmasindan kaynaklaniyor.
Sanatin ozundeki yenilik / yenileme olgusuna dair ilk algim, cok ozel bir edebiyat ogretmeni olan rahmeti Hayrettin Korkmaz'a dayanir. Derste bize "edebiyat bulus/icat isidir. " derdi. Sonra bunun asil anlamini buldum.
Bir oykuye basladigimda ilk aradigim, o konu/olay/manzarada bir duyguyu, anlatmak istedigim duyguyu ortaya cikartacak ozelliklerdir. Elbette aski veya yalnizligi binlerce oykude bulabiliriz. Ama o yalnizligin belli bir olaylar sonucunda ortaya cikisini, birisinin o yalnizligi icsellestirmesini, yalnizligini besleyen ortami ve bunun o kiside olan etkisini anlatmak isterim. Sevil'in Sandalyeleri oykusunde oldugu gibi.
O oykude bir cay bahcesindeki sandalyeler, teker teker o kisinin hayat hikayesinin bolumlerini ve yalnizlinin seklini cikartir ortaya. Bu bizim tarif ederek anlatabilecegimiz bir sey degil. Ama anlayabiliecegimiz bir olgu. Bunu Hissederiz. Okuyunca o yalnizligi taniriz yada tanidigimiz bir olgu haline gelir.
Sevil'in yalnizligi o olaylar icinden siyrilir ve artik baska bir yerde gorudugumuzde taniyacagimiz bir duygu olur. Bu bir yemegi bir digerine benzetmek gibi birsey ayni gibi ama degil.
Sanat bize yemek yapmadan yemegi tadma imkani verir. Ben bu acidan tekrarin bu oze aykiri oldugunu dusunuyorum. Benim oykumun ortami, kisileri, zamani ve akla gelebilecek tum ogeleri bu tadi ortaya cikartacak bilesenlerdir. Ama asil olan o taddir. Bu acidan Cehovcu oldugum soylenebilir.
Peki ya bir balik halinin manzarasini bize yansitan fotografci bunu kac farkili sekilde yapabilir? Sinirli geliyor bana.
Ozellikle cok bilinen ve kullanilan temalarin surekli tekrar edilmesinin sadece o temayi anlatma yetenegi acisindan anlami oldugunu goruyorum. Ama ben balik hali ile ilgili yeni birsey anlamak istiyorum, su ana kadar gorduklerime doydum. Birisi bana gormedigim birseyi gostersin, gostermek icin cabalasin. Varsin goremeyen ben olayim ama o sadece o duyguyu arasin.
Saniyorum fotograf sanatinin en cok tecavuze ugrayan tarafi bu. Siir de ayni sekilde igfal edilmeye calisiyor ama siirin okuyucuyu tatmin acisindan bir teknik engeli var; siir okumak da emek gerektiriyir ve bu acikca gorunuyor. Ayni seyi fotogtafcilik icin soyleyebilir miyiz?
Ben cok emin degilim. Bunu anlamayi cok isterdim.
21/11/2010
Yorumlar