Ana içeriğe atla

Ypres'de Anma Töreni

Ypres, Belçika'da 35.000 Kişilik bir ufak şehir. Özelliği 1. Dünya Savaşı sırasında Almanya'nın Fransa'ya işgalinde durma noktası olması ve 400.000 Kişinin ölümüne rağmen, şehrin verilmemesi. Her yerde mezarlıklar ve savaşın izlerini görmek mümkün.

Yüzyıllardır yün satışı ile yaşayan şehir, orta çağda bugünkünden daha kalabalıkmış. Şu anda şehirde görünen tüm binalar, savaşta yıkılmış olanların devlet desteği ile orjinaline sadık kalarak tekrar yapılmış hali.  Bu bina, yünlerini yangınlardan korumak için kentin kullandığı depo. Depo aynı zamanda pazar olarak kullanılmış ve satışlarda burada yapılmış. Ypres yünlerinin Çin'e kadar satıldığı söyleniyor.


View Larger Map

Şehir, yaşanan büyük savaş ile dolu. Her adım başında bir mezarlık var. 250.000 İngiliz askerinin gömülü olduğu söyleniyor. Her biri için bir mezar taşı konulduğundan, şehirde 300'den fazla mezarlık var. Almanlar'ın mezar taşı olmayan toplu bir mezarı mevcut.

Her akşam, bu kayıpları anmak ve şehir sakinlerinin İngilizler başta olmak üzere kendilerini işgalden kurtaran milletlere saygılarını göstermek üzere yaptıkları bir tören var. Her akşam saat 20:00'de istisnasız tören gerçekleştiriliyor.



Ypres güzel bir şehir. Ufak, sakin. Ama içindeki kasvet ve ölüm havası rahatsız edici.


Daha fazla bilgi için: Wikipedia İngilizce'de Ypres Sayfası

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Thassos

Thassos Adası, Kavala'nın açığında bulunan, belki Gökçeada büyüklüğünde güzel bir turizm bölgesi. Ulaşımı Kavala'dan yada Keramoti'den yapılabiliyor. Alexandroupoli'den yaklaşık 150 KM uzaklıkta. Güzel bir otoyol ile ulaşılıyor. Ancak Alexandroupoli/Dedeağaç ile Keramoti arasında çok az akaryakıt istasyonu var. Bu yüzden tedarikli yola çıkmak lazım. Adaya araçla ulaşım Keramoti üzerinden. Esas olarak ada, bu beldeye daha yakın. Kavala'dan yapılacak feribot seyahati daha uzun sürüyormuş. Otoyolda ilk "Feribot" talebasını takip ederek gidilebiliyor. Feribota ulaşmak için zaman zaman tabelalar ortadan kaybolduğundan, Havalaanı tabelasını takip etmek lazım. Son anda başka bir tabela ile yön bulunuyor. Tabelalarda latin alfabesi ile yazılanlar birbirini tutmadığından hayat çok zorlaşabiliyor. Chistopoli yada Hristopoli yazılabiliyor. Aynı gerekçe ile navigasyona da pek güvenmemek lazım. Aynı isme sahip bir çok şehir, bölge var. Rızkının Peşinde Bir Ma...

Alexandroupoli

Alexandroupoli, bizim bildiğimiz adı ile "Dedeağaç", Türkiye'ye son derece yakın bir sahil kasabası. Büyük değil, ama turizm açısından, sınırın Türkiye tarafından kalan bölgelere göre çok daha gelişmiş. Türkiye'den girilen otobandan çıktıktan sonra denize doğru gidince otellere ve yemek yenilebilecek yerlere ulaşılıyor. Bir gün kaldığım için çok fazla inceleyemedim ama her bütçeye göre otel ve lokanta var. Kapıdan girince otellerin verdikleri fiyatlar ile internet üzerinden alınan fiyatlar birbirinden çok farklı. Bu yüzden http://www.hotels.com yada http://www.booking.com gibi adresler uzerinden rezervasyon yapılmasını tavsiye ederim. Üstelik başka ziyaretçilerin yorumlarını da okumak mümkün. Otel fiyatları 50 EU ile 140 EU arasında değişiyor. Şu anda yüksek sezon olmasına rağmen, bize 140 EU'ya kendi havuzu olan bir oda önerdiler. Kalmadık o ayrı... Şehir merkezinde "club"lar, kafeteryalar ve lokantalar yanyana. Otel olarak Thraki oteli tercih ...

Üstümde Bunu Bulmuşlar

Ben öldükten sonra, cebimde bir sinema bileti bulmuşlar. Kötü bir macera filminin bileti, yani öyle ciddiye alınacak birşey değil. Akşam matinesiydi, indirim kartımı kabul etmemişlerdi, biraz pahallıydı. Homurdanıp ödemiştim, gişedeki kızın aldırmaz tavırları sıkıntımı ağırlaştırmıştı. Filmin başlamasına biraz zaman vardı, gezindim alışveriş merkezinde. Vitrinlere baktım, vitrinlere bakan insanlara. Fiyat etiketleri, tıpır tıpır yürüyen kadınlar. Tatlı kahkahalar, ışıklar ve yansımaları... Güzel mavi gömlekler, hep sevdiğim gibi. Yüzüm karardı, sıkıldım. Işıklar gözümü kör etti, kaçarcasına çıktım binadan. Gök alabildiğine uzanıyor, arabalar kızarmış bulutların altında dört bir yana kaçışıyordu. Ufukta hayatımın en kızıl güneşi batıyordu. Gün batıyordu. Gökyüzü, binalar... Altında gezinen insanlar... Her biri birleşmiş, tek bir nesne olmuştu. Tek bir büyük resim, akıl almaz bir manzara. Bir dehşetli resmin içinde, bir minicik karakter olmuşum, neresi gerçek neresi sadece bir s...