I Neden Yazıyorum
İşte bunları günlüğüme yazıyorum,
şimdi 86 sayfa oldu. 50 yaşımda yayınlarım belki, en azından birkaç kopya,
insanlığa faydası olur. Yemek tarifi kitaplarından az fazla.
İşte bunları yazıyorum, iğnelik
var, iğneleri koyuyorsunuz, yağdanlık var yağ konulur içine. Mezarlık var, ölü
konuluyor, Günlük mesela günler birikiyor. Yağmurluk da var ya da gümüşlük.
Üzgünlük var, içine ne koydunuz
onun siz?
Acılık var, yemeklerde oluyor.
Acılık.
Yorgunluk, içine yorgun konulan
insan.
Bitkinlik var, bitmenin bir
birikimi.
Kelimeler, kelime üstüne.
Mutsuzluk var, mutsuz biriken yer.
Kelimeler, kelime üstüne, günlük.
Sakinlik, hep sakin orası. Dutluk
mesela.
Neden yazıyorum? Öykülük benim
yazdıklarım, içine öykü kokuyorum. Hayatımın içine koyuyorum, yorgunlukları,
üzgünlükleri koyuyorum. Yağmurluk koyuyorum, gözyaşlarından kaçabilmek için.
Rüyalık var bende, kabusluk ve yalnızlık bol miktarda.
Neden yazıyorum? Yazdıklarım
anlatıyor bütün bunları. Yazdıklarım ile anlatıyorum.
Ben anlatmazsam eksik kalacak
hayat, farkında değil misiniz? Yazmak için çektiğim acının, yaşadığım
mutsuzluğun farkında değil misiniz?
Bir öykü kaç acı ile yazılıyor,
kaç parçalanma bir roman ediyor.
Kaç hasret, kaç yalnız bırakılma.
Kaç Nastenska lazım yalnız
bırakılmanın hatırına, kaç mezar taşı lazım ölmeden önce ölümün soğukluğunu
hissetmek için, kaç kez daha terk edilmek ve terk etmek lazım aşkı anlamak
için.
Neden yazıyorum?
Yazıyorum. Yazmasam eksik
kalacaksınız. Oysa, ben yaşarken tamamım.
Ama siz eksik kalacaksınız.
Yaşadıklarınız eksik kalacak.
Sizi kimse anlatmayacak, ben
yazmazsam.
Ben yazdım, siz anlamadınız.
Olsun.
Ben yazdım, hiç yaşamamış gibi
olmadı o yalnızlıklar ve ağlamalar.
Ben yazdım, hiç sevilmemiş gibi
olmadınız artık.
04/02/2018
Yorumlar