Ana içeriğe atla

Masumiyetin Solgun Yüzü

 Masumiyet küçüldü, minicik kaldı.


Nadir bir maden gibi, bulunamaz hale geldi. Sanıyorum, arayanlar da yoruldu ve peşini bıraktı.

Masumiyet, bir zamanlar gerçekten inananların, sıcacık bir aşkla sevenlerin, uzaklarda yaşayanların, büyük gözleri ile tertemiz bakan çocukların ve neşeli hayvanların kalbinden sızıyordu. Zamanla bunların bir çoğunu kirlettik.

Öylesine kirlettik ki, artık masumiyet her evin bahçesinde yetişen bir ağaçtan, nadir ve soyu tükenmekte olan bir çiçeğe dönüştü.

Masumiyet soldu, küçücük kaldı. Ölmekte olan bir yaşlı hasta gibi, gözleri ışıksız. Soğuk.

Bu zaten böyleydi.

Bu dün böyle olmadı. Hayatı işgal eden beklentiler, artan ilişkiler ile bu hale geldi. Daha çok insan tanıdıkça kötülüğün çeşitlerini öğrendik. Bunların hepsini bilmezdik. Öldürmenin binbir çeşidi varmış, öğrendik. Aldatmanın, kandırmanın, tecavüz etmenin, kullanmanın, alay etmenin, ezmenin, üzmenin ve nefretin.

Nefretin binbin çeşidi varmış.

Bir süre öncesine kadar masumiyet çocuklarda ve hayvanlarda var zannediyordum.

Hayvanların yaptığı herşeyi, vahşiliği, küçük kurnazlıkları bile masumiyet ile yaptığını gördüm. Ama insan onu da bozdu ve kendi elinin yetişmediği yerde hayvanları kullanarak eziyet etti. Hayvana zulmü öğrettik. Neşe ile kuyruğunu sallayan bir köpeğin masumiyetine kan bulaştırdık.

Ve çocukları da hırsımıza alet ettik. Nefretimizin sesi olsunlar istedik. Öldürmeyi sevsinler, ölmeye hazır olsunlar istedik.

Ruanda'da pala ile insanları parçalasınlar, elimizin sığmadığı deliklere girip hırsızlık yapsınlar, başkalarının ağlamasından hoşlansınlar, sevmeyi değil nefret etmeyi öğrensinler istedik.

Hain diye bağırsınlar, katil olsunlar istedik.

Bir güzel söze kanan, küçük bir oyuncakla mutlu olan çocukları bizim gibi öfkeyle baksınlar diye yetiştirdik.

Gençlerin öfkesi yetmedi, çocuklara da kan bulaştırmak istiyoruz.

Masumiyet yok olsun, herkes birbirini dolandırsın, tecavüz etsin, etinin tadını alsın istiyoruz. Böylece günahlarımızın gerçek bir bahanesi olacak. Böylece her öldürdüğümüz suçlu, her suçumuz makul, her acı hak edilmiş olacak.

Masumiyet yok olsun, vicdan bizi yormasın istiyoruz.
 

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Thassos

Thassos Adası, Kavala'nın açığında bulunan, belki Gökçeada büyüklüğünde güzel bir turizm bölgesi. Ulaşımı Kavala'dan yada Keramoti'den yapılabiliyor. Alexandroupoli'den yaklaşık 150 KM uzaklıkta. Güzel bir otoyol ile ulaşılıyor. Ancak Alexandroupoli/Dedeağaç ile Keramoti arasında çok az akaryakıt istasyonu var. Bu yüzden tedarikli yola çıkmak lazım. Adaya araçla ulaşım Keramoti üzerinden. Esas olarak ada, bu beldeye daha yakın. Kavala'dan yapılacak feribot seyahati daha uzun sürüyormuş. Otoyolda ilk "Feribot" talebasını takip ederek gidilebiliyor. Feribota ulaşmak için zaman zaman tabelalar ortadan kaybolduğundan, Havalaanı tabelasını takip etmek lazım. Son anda başka bir tabela ile yön bulunuyor. Tabelalarda latin alfabesi ile yazılanlar birbirini tutmadığından hayat çok zorlaşabiliyor. Chistopoli yada Hristopoli yazılabiliyor. Aynı gerekçe ile navigasyona da pek güvenmemek lazım. Aynı isme sahip bir çok şehir, bölge var. Rızkının Peşinde Bir Ma...

Alexandroupoli

Alexandroupoli, bizim bildiğimiz adı ile "Dedeağaç", Türkiye'ye son derece yakın bir sahil kasabası. Büyük değil, ama turizm açısından, sınırın Türkiye tarafından kalan bölgelere göre çok daha gelişmiş. Türkiye'den girilen otobandan çıktıktan sonra denize doğru gidince otellere ve yemek yenilebilecek yerlere ulaşılıyor. Bir gün kaldığım için çok fazla inceleyemedim ama her bütçeye göre otel ve lokanta var. Kapıdan girince otellerin verdikleri fiyatlar ile internet üzerinden alınan fiyatlar birbirinden çok farklı. Bu yüzden http://www.hotels.com yada http://www.booking.com gibi adresler uzerinden rezervasyon yapılmasını tavsiye ederim. Üstelik başka ziyaretçilerin yorumlarını da okumak mümkün. Otel fiyatları 50 EU ile 140 EU arasında değişiyor. Şu anda yüksek sezon olmasına rağmen, bize 140 EU'ya kendi havuzu olan bir oda önerdiler. Kalmadık o ayrı... Şehir merkezinde "club"lar, kafeteryalar ve lokantalar yanyana. Otel olarak Thraki oteli tercih ...

Üstümde Bunu Bulmuşlar

Ben öldükten sonra, cebimde bir sinema bileti bulmuşlar. Kötü bir macera filminin bileti, yani öyle ciddiye alınacak birşey değil. Akşam matinesiydi, indirim kartımı kabul etmemişlerdi, biraz pahallıydı. Homurdanıp ödemiştim, gişedeki kızın aldırmaz tavırları sıkıntımı ağırlaştırmıştı. Filmin başlamasına biraz zaman vardı, gezindim alışveriş merkezinde. Vitrinlere baktım, vitrinlere bakan insanlara. Fiyat etiketleri, tıpır tıpır yürüyen kadınlar. Tatlı kahkahalar, ışıklar ve yansımaları... Güzel mavi gömlekler, hep sevdiğim gibi. Yüzüm karardı, sıkıldım. Işıklar gözümü kör etti, kaçarcasına çıktım binadan. Gök alabildiğine uzanıyor, arabalar kızarmış bulutların altında dört bir yana kaçışıyordu. Ufukta hayatımın en kızıl güneşi batıyordu. Gün batıyordu. Gökyüzü, binalar... Altında gezinen insanlar... Her biri birleşmiş, tek bir nesne olmuştu. Tek bir büyük resim, akıl almaz bir manzara. Bir dehşetli resmin içinde, bir minicik karakter olmuşum, neresi gerçek neresi sadece bir s...